HAZRETİ AMİNE
Hz. Âmine yüreğindeki yangının perdeleri ardından gönlün semasını seyrediyordu ve artık hayatı bu sema idi. Bütün evrenin, büyük bir heyecanla, Kâinatın İncisi’nin gelişini beklediğini gördü. O, gönlünde yavrusunun büyük sırrını seyrediyor; an an, saniye saniye bizzat o sırrı yaşıyordu. Yüceler yücesi Fahr-i Kâinat Efendimiz; annesine gönül penceresinden ilâhi tecelliye perde hazırlıyordu. Hz. Âmine Annemizin gönlündeki bu sema öylesine net çizgilere ulaştı ki; Efendimiz doğduğu zaman Annemiz, O’nu artık çok iyi tanıyordu. Nitekim, Mekke sıcağında nazlı yavrunun sıkıntı çekmemesi için onu sütanneye verip, bağrına evrenin en dayanılmaz taşını bastı.
İç dünyasında ki sema raksının şiddeti, Kâinatın İncisi’ne olan taze hasretiyle katlanınca madde boyutlarını terk etmek zorunda kaldı.